İddianamenin İadesine Karar Verilemeyecek Hâllerden Biri Olarak Yeterli Şüphenin Varlığını Gösterir Delil Bulunması

services-details

İddianamenin İadesine Karar Verilemeyecek Hâllerden Biri Olarak Yeterli Şüphenin Varlığını Gösterir Delil Bulunması

Soruşturma aşaması sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenleyerek kamu davası açabilir. Örneğin; şüphelinin ifadesi alınmadan dava açılması iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacaktır.
5271 sayılı Ceza Muahkemesi Kanunu’nun 170/2. Maddesi gereğince Cumhuriyet Savcısı, kamu davasını açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil elde etmesi halinde iddianame düzenleyecektir.
Örneğin; İmar kirliliğine neden olma suçundan yapılan soruşturma dosyası içinde yapı tatil tutanağının, binanın ruhsata uygun olmadığına ilişkin delillerin bulunmaması nedeniyle iddianamenin iade edilmesi yasaya aykırı olacaktır.
Yukarıda belirtilen örnekteki olayda, olay yeri incelemesi yapılmadan ve bilirkişi raporu aldırılmadan dava açılması iddianamenin iadesi nedeniyle yapılamayacaktır.
Burada ifade edilen eksiklik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesine göre iddianamede yer alması zorunlu olan bilgiler kapsamında görülmemektedir.
Örneğin; şüphelinin müştekiyi arayarak tehdit ettiğine dair iddiaya ilişkin olarak ses kayıtlarının analizinin yapılması gerekirken gerekli tespit yapılmadığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği olayda Yargıtay, iddianamenin iadesi nedenleri arasında ses analizi yaptırmanın olmadığını, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği düşüncesiyle iddianamenin iadesini hukuka aykırı bulmuştur. 
Örneğin; şüphelilerin dernek karar defterinde tahrifatta bulunduklarından bahisle müştekininin dernek karar defteri fotokopileri üzerinde inceleme yapılması talebi üzerine düzenlenen rapor ve diğer hazırlık kayıtları değerlendirilerek Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin kamu davasının açılması için yeterli olduğu gözetilmelidir. Bu örnek olayda, dernek karar defterindeki tahrifatı dernek üyesi olan şüphelilerden hangilerinin yaptığının tespit edilmediğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmesi isabetli olmayacaktır.
Örneğin; mahkemece, uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan şüpheli olarak belirtilen kişinin kim olduğunun tam olarak belirlenmediği, telefonu kullanan kişinin kim olduğu, abonman kaydı sırasında sahte kimlik kullanıp kullanmadığı araştırılıp ve delillerin karartılması ihtimali de bulunmadığından ifadesi de alınarak dava açılması gerektiği gerekçesi ile iddianamenin iadesine karar verilmiştir.
Yargıtay bu olayda, şüpheli hakkında, atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli şüphe bulunduğunu, sahte kimlik kullanma olasılığının, bu şüpheyi zayıflattığını ve dava açılmadan önce şüphelinin ifadesinin alınmasının zorunlu olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını ifade ederek iade kararının hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir.
İddianamede yer alan olayın anlatım biçimi ve soruşturma dosyası kapsamı, toparlanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması kamu davası açılması için yeterli görülmektedir. Adil yargılanma hakkı kapsamında lekelenmeme hakkının ihlali niteliğinde haksız davanın açılmasının engellenmesi için sadece basit bir iddiaya dayanarak şüphelinin savunması alınmadan kamu davası açılmamalıdır.
Bununla birlikte iddiayı doğrular başkaca delillerin varlığı halinde, şüphelinin adresinden temin edilememesi, nerede olduğunun belirlenmemesi halinde hakkında yakalama kararı çıkartılıp makul süre beklendikten sonra savunması alınmasa bile iddianame düzenlenmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.
İddianamede yer almayan suç konusu ve olaylar dışındaki olaylar ve nedenler iade konusu yapılamaz. Cumhuriyet Savcısının yeterli şüphenin bulunması halinde iddianame konusu yaptığı olay ve suçtan başka suçun varlığından bahsedilip iddianamenin iade edilmesi mümkün değildir. Bu durumda gerekirse ileri sürülen olay veya tespit edilen suç ile ilgili suç duyurusunda bulunulabilmesi mümkündür.
Bundan başka iddianamede şüphelinin atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli şüphe oluşturan kanıtların gösterilmesi ve olayın iddianame metninde delillerle ilişkilendirilerek anlatılması yeterli olacaktır.
Örneğin; bilirkişi raporu alınması mahkemenin takdirindedir ve bu işlem bir kovuşturma işlemidir. Bu nedenle bilirkişi raporunun alınmaması iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacaktır. Mahkeme, ihtiyaç duyması halinde birilkişi incelemesi yaptırılabilecektir. 
Örneğin; vergi suçlarında fatura asıllarına ulaşarak duruşmada incelenmesi zorunluluğundan vazgeçilmiştir. İddianameye konu eylemin 213 sayılı VUK’un 259/b maddesinde düzenlenen vergi suçunu teşkil ettiği olaylarda, faturaların sahte olduğuna ilişkin dosyada mevcut vergi suçu raporu ve vergi tekniği raporu bulunması halinde kamu davası açılabilecektir. Bu durumda sahtecilik yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilemeyecektir. Bu örnek olayda olduğu gibi mahkemenin tekrar rapor alabilmesi mümkündür. Bu nedenle vergi suçlarında bilirkişi raporu bulunmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmemelidir.
Yani suçun sübutuna etki edecek dosyada rapor veya tespit olmasına rağmen, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinden bahisle iddianamenin iadesi kararı verilemeyecektir.
Her zaman soruşturma konusu olabilecek diğer failinin araştırılmaması gerekçe gösterilerek iddianame iade edilmez. Şayet toplanan deliller şüpheliler hakkında dava açılması için yeterli ise kamu davası açılabilecektir. Burada ele geçmeyen faillerin araştırılmaması hususu iade nedeni yapılamayacaktır.
Av. Ahmet AVŞAR (LL.M.)
Stj. Av. Şehmus Çiya YILTAŞ